Yüz ölçümünün yüzde 70’i ormanlarla kaplı olan ve ahşap malzemelerinin yoğun olarak bulunduğu Kastamonu’da cezaevindeki hükümlüler de ahşabı işleyerek iş yurtlarına para kazandırıyor. Kastamonu E Tipi Kapalı Cezaevinde 150 hükümlünün istihdam edildiği atölyeler, hükümlülere meslek edindirerek gelir kazanmalarına ortam hazırlıyor. Açılan kurslar sayesinde hükümlülerin boş zamanlarında kendilerini geliştirmelerine yardımcı olan kurslar, cezaevindeki huzur ortamına da katkı sağlıyor.
“Hükümlülerimizin ürettiği ürünleri, katıldığımız fuarlarda pazarlıyoruz”
Cezaevinde yürütülen çalışmalar hakkında gazetecilere bilgiler veren Kastamonu Cezaevi Müdürü Ahmet Çalışkan, “Cezaevimizde 2005 yılından beri faaliyet gösteren ahşap atölyesinde 45 hükümlümüz istihdam edilmekte. Atölyemizde usta öğreticiler ve personelimizin eşliğinde hükümlülerimize ve tutuklularımıza ahşapla ilgili meslek öğretilmektedir. Öğrendikleri mesleklerden dolayı ceza infaz kurumunda şuanda belirlediğimiz 20 çeşit ahşap ürün üretilmektedir. Daha sonra kişi ve kuruluşlar tarafından belirlenen şahsi talepleri olduğunda talepleri de yerine getirilmektedir. Bunlar da işlenerek ilgililerine teslim edilmektedir. Şu anda İş Yurtları Yüksek Kurulu tarafından ülkemizin değişik illerinde büyük illerinde tertip edilen fuarlara katılmaktayız” dedi.
“Ahşap ürünlerimizde Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait motifler kullanıyoruz”
Cezaevi atölyelerinde ürettikleri ahşap ürünlerinden özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait motifleri kullandıklarını ifade eden Çalışkan, “Ürettiğimiz ürünlerin içerisinde çeyiz sandığı, küçük sandıklar, değişik ebatlarda saatler, adalet terazisi, saat, duvar panoları ile Selçuklu ve Osmanlı motifleri işlenerek hazırlanmakta ve pazarlanmaktadır. Burada temel gayemiz, hükümlü ve tutuklularımıza bir iş ve meslek öğretmek, tahliye olduktan sonra topluma faydalı bir birey olarak geri döndürmektir. Bu nedenle kendilerine usta öğreticiler vasıtasıyla bu mesleği öğretmekteyiz. Kendileri de zevkle bu işi yapmaktadırlar. Biz de, olumlu katkı sunduklarından dolayı bu işi daha da geliştirme amacındayız. Şu andaki hükümlü sayımız her ne kadar 45 olsa da bu sayıyı ilerideki günlerde daha da arttırmayı düşünmekteyiz. Çünkü Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında yapılacak herhangi bir iş olmadığından dolayı sadece atölye faaliyetlerine hükümlü ve tutuklularımızı çıkarmaktayız. Tabii bunun yanında sosyal ve kültürel faaliyetlerimiz olsa da hükümlüler 8 saatlik bir süre zarfında burada meslek öğrenerek kendilerine bir iş ve meslek edinmektedirler. Hem de bunun karşılığında İş Yurtları Yüksek Kurulu tarafından belirlenen ücret kendilerine ödenmektedir. Hükümlülerimiz burada çalıştığı sürece sigortalı olmaktadırlar. İş ve meslek hastalıklarına karşı sigortalı durumdadırlar” diye konuştu.
“Gayemiz, cezaevinden çıktıklarında topluma faydalı bireyler olmalarıdır”
Cezaevinden tahliye edilen hükümlülerin topluma faydalı bir birey olmaları için çabaladıklarını söyleyen Çalışkan, “Bizim bu konuda kendilerine iyi bir meslek öğrettiğimizi düşünmekteyiz. Aynı zamanda Kastamonu olarak ağacın başkenti sayılması ve 2018’in Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edilmesi nedeniyle reklam noktasında herhangi bir sıkıntı yaşamamaktayız. Ürünlerimiz her gittiğimiz fuarlarda çok rağbet görmekte ve bundan da mutluluk duymaktayız. Bundan da zevk almaktayız. Çünkü hükümlülerimiz de yaptıkları ürünlerin satılmasından ve iş yurtlarının gelir elde etmesinden dolayı mutlu olmaktadırlar. Onlar mutlu olduğu zaman biz de mutlu olmaktayız. Çünkü onların topluma tekrar faydalı bir birey olmaları temel gayemiz olduğundan dolayı onları mutlu etmek adına elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” şeklinde konuştu.
“Cezaevinde hem meslek öğreniyorlar hem de para kazanıyorlar”
Cezaevine gelen hükümlülerin herhangi bir meslek sahibi olmadığını ve açtıkları kurslarda meslek edindiklerini sözlerine ekleyen Çalışkan, “45 hükümlümüz tabii ki bu mesleği dışarıdan öğrenerek gelmiş değillerdir. Tamamen bizim burada açmış olduğumuz kurslardan öğrenerek usta öğreticilerin öğretmesiyle kazanmışlardır. Biz buradaki ürünlerimizde çoğu zaman Osmanlı ve Selçuklu motiflerini işlemekteyiz. Tabii bu motifleri işlerken kişi ve şahıslar biraz öncede bahsettim kendi özel talepleri olduğu zaman isimlik bazında işte spor kulüplerinin sembollerini işleyerek veyahut herhangi bir kabartma resmine çıkartarak tamamen desinatörlerimiz ve çizicilerimiz tarafından şekiller oluşturulmakta ve işleyici, oymacı arkadaşların da tamamen el emeği göz nuru ile bu işler çıkarılmaktadır ve pazarlanmaktadır. Bundan da iş yurtlarımız gelir elde etmektedir” ifadelerini kullandı.
“Cezaevinde bulunan hükümlülerin yüzde 25’i iş atölyelerinde istihdam ediliyor”
Kastamonu Cezaevinde bulunan hükümlülerin yüzde 25’inin iş atölyelerinde istihdam edildiğine işaret eden Çalışkan, şunları kaydetti:
“Bizim oymacılık iş kolumuz 2005 yılında faaliyetine alınmış. Daha sonraki gelişen süreçlerde gelişerek bugünkü konumuna gelmiş bulunmaktadır. Oymacılık iş kolundaki faaliyetlerin hükümlülerin dediğim gibi iyi bir meslek edinmeleri hem ceza infaz kurumumuzdaki huzur ve barışa katkı sağlamakta hem de hükümlülerin burada günün 8 saatini birlikte geçirdiklerinden bir arkadaş ortamı oluşmakta, idare ile birlikte hareket ettiklerinden her hangi bir sıkıntı, problem yaratmadan tamamen işe odaklı yetişmektedirler. Bu da tabi bizim huzurumuzu sağlamaktadır. İçeride şu anda bizim atölyelerimizde tekstilde, oymada ve fırınımızda olmak üzere 150 hükümlümüz atölyelerimizde istihdam edilmekte. O da bugünkü sayımıza bakarsan yüzde 25’ine tekabül etmektedir. Bu şekilde huzur ortamının sağlandığı ne kadar iyi bir iş yaptığımızın göstergesidir.”
“Bu sanatı sadece hobi olarak değil gelecek planlaması olarak da yapmayı düşünüyoruz”
Kastamonu Cezaevinde bir suçtan dolayı hükümlü bulunan B.S. ise, cezaevinde öğrendiği ahşap oymacılığı sanatını hobi olarak değil gelecek planlaması olarak da yapmayı düşündüğünü ifade ederek, “Ben, bu cezaevine ilk geldiğimde böyle bir atölyenin olduğunu bilmiyordum. Sağ olsun müdürlerimiz, baş memurlarımız, memurlarımız bu konuda yardımcı oldular. Bizim böyle bir faaliyetlerinin olduğunu, işte çalışabileceğimizi bize anlattılar. Bende bunun kendimiz için ve geleceğimiz için buradaki arkadaşlarımız için bir de sanatsal bir yönü olduğundan ben burada çalışmak istedim. Sağ olsunlar kendileri de izin verdiler. Buraya başladığımızda tabi bizde bir şeyler bilmiyorduk. Bu sanatı bize öğrettiler. Biz, bu sanatı sadece burada öğrenip hobi olarak değil gelecek planlaması olarak da yapmayı düşünüyoruz. Geleceğimizi kazanabileceğimiz bir sanat olarak görüyoruz. Ayrıca buradaki ortamda çok güzel bir çalışma ortamı var. Bundan sonraki hayatımızda devletimize faydalı olmak istiyoruz. İstemeyerek buralara gelmiş olsak da tabi pişmanız. Bundan sonraki hayatımızı daha düzenli daha düzgün böyle sanatsal faaliyetlerle geçirmek istiyoruz. Hem psikolojik olarak hem bedensel olarak insanlar burada rahatlıyor. Sanatsal ne biliyim ürünler ya da hediyelik eşyalar ürettiğinde mutlu oluyor. Ben burada çalışmaktan çok memnunum” dedi.